"Sevdiğin işi yap" ya da "Tutkunu takip et" gibi tavsiyeler, yıllardır kişisel gelişim dünyasının en popüler öğütleri arasında yer alıyor. Ancak bu sözlerin arkasındaki gerçeklik, büyük bir yanılgıdan ibarettir. Bu bakış açısı, insanları yalnızca keyif aldıkları şeyleri yapmaları gerektiğine inandırarak, zor ve sıkıcı ama gerekli işleri görmezden gelmelerine neden oluyor. Gerçek hayatta başarı, sevdiğin şeyi yapmak değil, ne yaparsan yap, onu iyi bir şekilde yapmaktan geçer.
Hayat Bir Eğlence Parkı Değil
Gerçek dünyada işler çoğu zaman sıkıcıdır. Büyük kazançlar getiren mesleklerin çoğu, eğlenceden uzak ve zorlu süreçler gerektirir. Çoğu insanın mesleği, bir tutkudan doğmaz; daha çok ihtiyaçtan ve sorumluluktan kaynaklanır. Mühendisler, doktorlar, avukatlar, muhasebeciler... Bunların kaçı gerçekten çocukluklarından beri bu meslekleri yapmak için yanıp tutuşuyordu? Bunların kaçı düşük maaş alsaydı yine de bu meslekleri yapacaktı? Çok azı. Başarılı olanlar, bu mesleği en çok sevenler değil sevip sevmediklerine bakmadan en iyi şekilde işlerini yapanlar oldu.
Çalışmak İçin Tutkuya Gerek Yok
Birçok insan sevdiği işi yapma arayışına girerek hayatlarını boşa harcıyor. İşin gerçeği şu ki, dünyanın en zengin ve başarılı insanlarının büyük çoğunluğu, tutkuyla bağlandıkları bir meslek yapmıyor. Müteahhitler, beton mikserlerine aşkla bağlı oldukları için değil, finansal özgürlüğe tutkuyla bağlı oldukları için bu işi yapıyorlar. Onları motive eden şey, sert çalışma ve ekonomik bağımsızlık oldu. Dünyadaki bazı meslek grubu mensupları - oyunculuk, medya içerik üreticiliği, şarkıcılık - yaptıkları işi sevebilirler ve herkese bunu yapmalarını öğütleyebilirler ama işin aslında gerçekten sevdiği işi yapabilecek kişi sayısı %1 civarında. Herkes oyuncu olamaz birilerinin tuğla, ampul, şişe veya kalem gibi şeyler üretmesi gerekir ki dünya dönmeye devam etsin. Gözleriniz görmeyebilir ama birileri tuvaletleri temizliyor, çaycılık yapıyor; bu kişiler meslek aşkıyla değil para kazanma umuduyla işlerini yapıyorlar. Gerçek dünya düşündüğünüzden daha vahşi. Para kazanmak için ne yapmanız gerekiyorsa yapın. Sevdiğin işi yap saçmalıklarına kulak asmayın. Para kazandığınız işi seveceksiniz.
"Bunu Sevmiyorum" Bahane Değildir
Eğer "Bu iş bana göre değil" diyorsan, belki de aslında sadece zor bulduğun için kaçıyorsundur. Oysaki hayat, konfor alanında kalmak için değil, zorlayıcı süreçlere rağmen ilerlemek için vardır. Okulu sevmiyor olabilirsin, ama yine de mükemmel notlar alarak başarılı olmalısın. İşinden hoşlanmıyor olabilirsin, ama yine de en iyi şekilde yapmalısın. Hayatın gerçek kuralı budur: Zor da olsa mükemmel şekilde tamamla.
"Para Ticarette" Saçmalığı
İnternette sıkça dolaşan "para ticarette" söylentileri, ticaretin yalnızca büyük kazançlar sağladığına dair yanıltıcı bir algı yaratıyor. Oysa gerçekte, ticaretle uğraşanların büyük bir kısmı kuruşlarla kara geçmeye çalışırken, asıl büyük servet bilim ve teknolojiyle kazanılıyor. Bilim insanları ve mühendisler salak oldukları için değil, en çok parayı bu şekilde kazanacaklarını bildikleri için bu işlerle uğraşıyorlar. Bugünün en büyük servetleri, Amazon, Google, Tesla, Apple gibi teknoloji devlerinden geliyor. Para, bilimi ve teknolojiyi yönlendirenlerin ellerinde birikiyor. Asıl serveti isteyenler, geçici heveslerin değil, kalıcı değerlerin peşinden gitmelidir. Bilim, hiçbir zaman ona güvenenleri yarı yolda bırakmadı.
Sevdiğin Şeyi Yapmaya Değil, Başarıya Odaklan
Başarıyı getiren şey, bir şeyi sevmek değil, ne olursa olsun en iyi şekilde yapmak için çaba göstermektir. En başarılı insanlar, tutkularının peşinden gidenler değil, her işi en iyi şekilde yapanlardır. İşini sevmek yerine, mükemmel yapmaya odaklan. Ödül, zamanla gelir. O mesleği de yaptıkça seveceksindir zaten.
Özetle: Hayat bir festival değil. İşler çoğu zaman sıkıcı ve zordur. Ancak zoru başaranlar, gerçekten kazananlar olur. Sevdiğin şeyi yapma saplantısını bırak ve ne yaparsan yap, en iyisi ol. Çünkü gerçek özgürlük, ancak böyle kazanılır.
0 Yorumlar