Günümüzde birçok ülkede polis uygulamaları, vatandaşların güvenliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirilirken, bazı bireyler için bu süreçler daha farklı ve olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Özellikle dış görünüşü belirli kalıplara uymayan veya toplumun önyargılı bakış açısıyla "şüpheli" olarak algılanan kişiler, polis çevirmeleri ve sorgulamalarına daha fazla maruz kalmaktadır. Bu durum, bireylerin polis teşkilatına olan güvenini sarsmakta ve toplumda derinlemesine bir ayrışmaya yol açmaktadır. Ama tabi burada polisin de suçlu olduğu söylemek doğru olmaz çünkü bazı fenotiplerin suç oranının yüksek olduğu da bir gerçek. Özellikle dış görünüşü iyi olanlar, çirkinlere göre daha az suç işler.
Polis Çevirme ve Sorgulama Pratikleri
Polis teşkilatları, kamu düzenini sağlamak ve suç oranlarını düşürmek için belirli operasyonlar yürütmektedir. Bu operasyonlardan biri olan "çevirmeler," polisin şüpheli gördüğü kişileri durdurarak kimlik kontrolü yapması veya üst ve araç araması gerçekleştirmesi şeklinde tanımlanabilir. Ancak, bu çevirme ve sorgulama süreçlerinde polis memurlarının kişisel değerlendirmeleri önemli rol oynar. Bu değerlendirmeler ise bazen bireyin dış görünüşü, ten rengi, kıyafet tarzı, ekonomik durumu veya bulunduğu mahalle gibi faktörlere dayanabilmektedir.
Bazı ülkelerde yapılan araştırmalar, belirli etnik grupların ve sosyoekonomik olarak dezavantajlı kişilerin polis tarafından daha fazla durdurulduğunu göstermektedir. Örneğin, ABD'de "Stop and Frisk" (Durdur ve Ara) politikası kapsamında, Afro-Amerikan ve Latin kökenli bireylerin beyazlara oranla çok daha fazla durdurulduğu ve üst aramasına maruz kaldığı tespit edilmiştir. Benzer şekilde, Brezilya'da yapılan çalışmalarda, siyah bireylerin polis sorgularına daha fazla tabi tutulduğu ve hatta orantısız güç kullanımına maruz kaldığı rapor edilmiştir.
Dış Görünüş ve Suç Algısı
Polis memurlarının bir kişiyi şüpheli olarak değerlendirmesinde en büyük faktörlerden biri dış görünüşe dayalı önyargılardır. Giyim tarzı, dövmeler, sakal, saç kesimi ve genel duruş gibi unsurlar, bir kişinin polis tarafından nasıl algılanacağını büyük ölçüde etkileyebilir. Yapılan psikolojik araştırmalar, insanların dış görünüşe göre hızlı ve genellikle bilinçdışı değerlendirmelerde bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, belirli kıyafetleri giyen veya "marjinal" olarak görülen kişilerin polis tarafından daha sık durdurulması kaçınılmaz hale gelebilmektedir. Bir ekşi sözlük kullanıcısının yazdığını okuyalım:
bi arkadaşa geçen yine kimlik sordular. arkadaşta dayanamadi sordu, abi neye göre çekiyosunuz kenara? poliste söylersem moralin bozulur, bosver dedi. yani tespit dogru.
Özellikle toplumda olumsuz stereotiplere maruz kalan bireyler, polis tarafından daha fazla hedef alınmaktadır. Örneğin, kapüşonlu sweatshirt giyen gençlerin suç işleme olasılığı daha yüksekmiş gibi algılanabilmekte, gece saatlerinde tek başına yürüyen bireyler potansiyel tehdit olarak görülebilmektedir. Bunun sonucunda, bazı vatandaşlar yalnızca kıyafet seçimleri nedeniyle bile polis sorgulamalarına maruz kalabilmektedir.
Polis ve Toplum Arasındaki Güvenin Zedelenmesi
Dış görünüşe dayalı çevirmeler ve sorgulamalar, toplumun belirli kesimlerinde polis teşkilatına karşı güvensizlik oluşturabilir. İnsanlar, suç işlemeseler bile yalnızca fiziksel görünümleri nedeniyle sürekli durdurulduklarında, polisle olumlu bir ilişki kurmak yerine korku ve güvensizlik hissetmeye başlayabilirler. Brezilya'da yapılan bir anket, halkın büyük bir kısmının polis teşkilatının tarafsız olmadığına inandığını ortaya koymuştur. Benzer şekilde, ABD ve Avrupa'daki araştırmalar, göçmen toplulukların polisle ilişkilerinde büyük bir güvensizlik yaşadığını göstermektedir.
Bu güvensizlik, toplumda polisle iş birliği yapma eğilimini de azaltır. Örneğin, daha önce haksız bir şekilde durdurulmuş veya kötü muameleye maruz kalmış bir birey, bir suç gördüğünde veya yardıma ihtiyacı olduğunda polise başvurmaktan çekinebilir. Bu da genel anlamda kamu düzeninin sağlanmasını zorlaştırabilir.
Polis Eğitiminde Önyargıların Azaltılması
Polis memurlarının önyargılarının farkına varması ve bu önyargılarla mücadele edebilmesi için çeşitli eğitim programları uygulanmalıdır. Birçok ülke, polislerin bilinçaltı önyargılarını tanıyabilmesi ve bu önyargılarla mücadele edebilmesi için özel programlar geliştirmektedir. Örneğin, Almanya ve Kanada'da polis memurları, bilinçaltı ayrımcılık konusunda düzenli eğitimlere tabi tutulmaktadır. Bu eğitimler, polis memurlarının kişisel önyargılarının farkına varmasını sağlarken, aynı zamanda daha tarafsız ve adil bir polislik anlayışını teşvik etmektedir.
Ayrıca, polis teşkilatlarında hesap verebilirlik mekanizmalarının güçlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Polislerin keyfi durdurmalar yapmasının önüne geçmek için çevirme ve sorgulama süreçlerinin daha şeffaf hale getirilmesi gerekmektedir. Örneğin, vücut kameralarının kullanımı, polis-vatandaş etkileşimlerini objektif bir şekilde kayıt altına alarak olası hak ihlallerinin önüne geçebilir.
0 Yorumlar