Cinsel ekonomi teorisi, heteroseksüel ilişkilerde kadınların cinselliği bir kaynak olarak sunduğu ve erkeklerin bu kaynağa erişim için maddi ve duygusal kaynaklarını paylaştığı bir dinamiği vurgular. Bu teoriye göre, cinsel ilişkilerin başlangıcı, kadınların cinsel çekiciliklerini ve sadakatlerini sunmaları, erkeklerin ise bunun karşılığında kaynaklarını paylaşması üzerine kuruludur. Kadınlar, cinsel çekicilikleri ve sadakatleri üzerinden rekabet ederken; erkekler, maddi kaynaklarını artırma yoluyla rekabet eder. Kadınların cinselliklerini bir "pazar malı" olarak sunması, erkeklerin bu "kaynağa" erişim için çeşitli çabalar göstermesini gerektirir. Bu dinamik, toplumsal normların oluşumunu ve ilişkilerdeki dengenin nasıl şekillendiğini anlamamıza yardımcı olur. Erkekler ve kadınlar arası bu karşılıklı alışveriş, her iki cinsiyetin de belirli stratejiler geliştirmesini ve bu stratejiler yoluyla ilişki piyasasında öne çıkmasını zorunlu kılar.
Kadınlar Arası Rekabet
Kadınlar arası rekabet, temel olarak cinsel çekiciliklerini artırma ve rakiplerinin çekiciliğini azaltma üzerine kuruludur. Kadınlar, daha çekici görünmek ve potansiyel eş adaylarına daha cazip bir profil sunmak için birçok farklı strateji geliştirir. Fiziksel görünümlerini iyileştirme amacıyla diyet yapmak, egzersiz programları uygulamak, kozmetik ürünler kullanmak ve dikkat çekici giyim tarzları benimsemek, bu stratejilerin başlıcalarıdır. Özellikle toplumda "genç ve çekici" algısını destekleyen normlar, bu tür stratejilerin yoğun bir şekilde kullanılmasına yol açar.
Rakiplerin önüne geçmek için uygulanan yöntem ise rakiplerinin itibarını zedelemektir. Dedikodu yapmak, rakiplerinin "uygunsuz" davranışlarını vurgulamak ve başkalarının gözünde bu kişilerin değerini düşürecek söylemler yaymak, yaygın olarak görülen stratejilerdir. Bu stratejiler, kadınların rekabet ortamında avantaj sağlamalarına yardımcı olurken; rakiplerinin etkisini azaltmayı hedefler.
Kadınlar ayrıca, cinsel normları kontrol etme yoluyla cinselliğin "fiyatını" yüksek tutmaya çalışabilirler. Bu durum, daha az fiyata cinselliğini sunan diğer kadınları cezalandırma veya toplumdan dışlama eğilimini de beraberinde getirebilir. Toplumsal normları şekillendirme yeteneği, kadınların kendi çekiciliklerini korumaları ve pazar şartlarını kendi lehlerine çevirmeleri için kritik bir unsurdur. Ayrıca, diğer kadınların "ucuz" seks sunmasını engelleyerek cinselliğin değerini düşürmelerini önlemeye çalışırlar. (Dini yükümlülüklerden ötürü örtünen kadınların, açık giyinen kadınlara karşı rahatsızlığının temel sebebi budur.) (Sosyal medyada dolanan sarışın, mavi göz, kısa boylu kadın güzellemelerinin veya uzun boylu kadın dışlamalarının altında yatan sebeplerden birisi de budur.)
Kadınların Giyim Stratejileri Hakkında
Kadınların rekabet stratejilerine ilişkin ilginç bir bulgu, Reynolds ve Baumeister (2016) tarafından yürütülen bir çalışma ile ortaya konmuştur. Bu çalışmada, genç, zayıf ve çekici kadınların diğer kadınlar için daha seksi ve açık giyim tarzlarını; yaşlı, kilolu veya daha az çekici kadınların ise daha muhafazakâr ve kapalı giyim tarzlarını önerdiği bulunmuştur. Genç ve çekici kadınlar, kendi cinsel çekiciliklerini vurgulamak ve rakiplerine karşı avantaj sağlamak için daha cesur giyim tarzlarını desteklerken; daha az çekici kadınlar, rakiplerinin cinsel çekiciliklerini gizlemek ve kendi dezavantajlarını azaltmak için muhafazakâr yaklaşımlar benimsemiştir. Bu bulgu, kadınların kendi çıkarlarına uygun olarak toplumsal normları şekillendirme eğiliminde olduklarını göstermektedir.
Erkekler Arası Rekabet
Erkekler arası rekabet ise genellikle maddi kaynakların artırılması ve sosyal statünün yükseltilmesi üzerine yoğunlaşır. Erkekler, potansiyel eş adaylarına daha cazip görünmek için bireysel olarak gelirlerini artırmaya, daha iyi bir kariyer elde etmeye ve toplum içindeki prestijlerini yükseltecek faaliyetlere katılmaya çalışır. Maddi başarı, erkeklerin rekabet ortamında öne çıkması için temel bir unsurdur. Çünkü kadınlar genellikle, potansiyel eşlerinin kaynak sağlama kapasitesini değerlendirirken bu faktörü dikkate alır.
Erkekler arası rekabetin bir başka boyutu, grup içindeki dinamiklerle ilgilidir. Erkekler, diğer erkekleri hem cinsel rakipler hem de koalisyon ortakları olarak görür. Grup içinde başarılı olmak, hem kaynakları artırmak hem de kadınların ilgisini çekmek için kritik bir rol oynar. Ancak erkekler arası homofobi, genellikle cinsel tercihlerden ziyade, homoseksüel erkeklerin grup rekabetinde etkili olmayacağı algısına dayanır. Bu durum, rekabet dinamiklerinin karmaşıklığını arttırır.
Eşlerin Uyumsuz Beklentileri
Cinsel Ekonomi teorisi, ilişkilerdeki cinsellik dinamiklerini anlamaya yönelik bir çerçeve sunarken, bu teori evlilik içerisindeki bazı çatışmaları da aydınlatabilir. Evlilikte tarafların cinselliği farklı şekilde yorumlaması, ciddi uyumsuzluklara yol açabilir. Erkek, evliliği sık ve tutkulu bir cinsel yaşamın teminatı olarak görürken; kadın, evliliği cinsel sadakatin bir göstergesi olarak algılayabilir. Bu uyumsuzluk, özellikle evlilikte cinsel arzunun sıklıkla eşler arasında farklılık göstermesi nedeniyle derinleşir. Araştırmalar, erkeklerin cinsel arzularının genelde daha yüksek olduğunu ve bu arzunun evlilik boyunca sabit kaldığını veya arttığını, kadınların ise zamanla cinsel isteğinin azaldığını göstermektedir. Kadın, evlilikteki "anlaşma"nın yalnızca sadakat üzerine kurulu olduğuna inanabilir ve kendi açısından bu şartı yerine getirdiğini düşünür. Ancak erkek, sadakatin yanı sıra sık cinsel ilişkinin de bir parçası olması gerektiğini savunabilir. Kadının azalan cinsel isteğiyle birlikte erkeğin beklentilerinin karşılanmaması, çiftler arasında derin çatışmalara neden olabilir. Özellikle kadın, cinsel isteği olmadan ilişkiye zorlandığını düşünürken, erkek de eşinin sık cinsel ilişkiye girmemesine rağmen başkalarıyla ilişkiye girmesine müsamaha göstermemesini çelişkili bulabilir. Bu farklı algılar, çiftlerin her birinin kendini haklı, diğerini ise yükümlülüklerini yerine getirmeyen taraf olarak görmesine yol açarak uzun süreli evlilik çatışmalarına zemin hazırlar. Bu tür uyumsuzluklar, evlilik memnuniyetinde düşüşlere neden olabilir ve birçok evlilikte karşılaşılan bu yaygın sorunu açıklamaya yardımcı olabilir.
Sonuç
Cinsel ekonomi teorisi, bireylerin cinsellik ve ilişkilerdeki davranışlarını anlamak için çok boyutlu bir çerçeve sunar. Kadınların cinsel çekicilik ve sadakatle; erkeklerin ise maddi kaynak ve statüyle rekabet ettiği bu dinamikler, toplumsal normların oluşumunda kritik bir rol oynar. Araştırmalar, bu rekabetin farklı boyutlarını ortaya koyarken, bireylerin stratejik davranışlarının karmaşıklığını da gözler önüne serer. Bu teori, modern ilişkilerdeki çatışmaları ve denge arayışlarını anlamamıza yardımcı olmaya devam etmektedir.
Araştırma Makalesi: Competing for love: Applying sexual economics theory to mating contests
0 Yorumlar